24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ-ANI

HOCAM, SİZ BENİM HAYALLERİMİ YIKTINIZ !


“Yazın bakalım! Soru 1: 1492’de İspanya’da önemli bir birleşme gerçekleşti. İber Yarımadasının 2 krallığı tek devlet oldu. Bu konuda, kronolojiye de dikkat ederek bildiğinizi yazınız.”

Merkez Ortaokulu’nun birinci sınıf öğrencileri Sosyal Bilgiler dersinin ilk sınavında soruları yanıtlamağa başladılar. Kolay değil. Akdeniz’in batısında, Anadolu’ya benzer bir yarımadada pek önemli bir tarihsel gelişim, oluşum gerçekleşmiş.


Türk çocuğu elbette bunu bilmeli.

İnallı köyünden Abdullah Teke sorulara yanıt vermiş, ama eksik.


Örneğin, bu soruya , yalnızca Aragon ve Kastilya Krallıkları birleşti.” diye yazıp bırakmış. Öncesi ve sonrası yok. Kralın adı, haşmetmeap Kraliçe hazretlerinin adı yok. Hiç olur mu?


O hanımefendi ki, Kristof Kolomb aşık olmuştu ona. Bunu bizler bilmeyecek de kim bilecek?


Abdullah Teke bu sınavdan yeterli notu alamadı.


Bahar yarıyılında da “vasatın altında” kaldı. Sonuçta bütünleme sınavlarına gelmesi gerekti.
Okul yaz dinlencesine girdi.
Ortalık sütliman.
Acaba?
İnallı köyünde büluğ çağında bir çocuk ne yapar?
Sosyal Bilgiler, yalnızca Aragon ile Kastilya’dan, onların birleşmesinden mi ibarettir?
Ders çalışabilir mi bu çocuk? Tarla tapan, bağ bahçe…Yazı yaban,
Güdülecek hayvanlar da var.
O güzelim İnallı kırlarında arkadaşlarıyla gezip dolaşmak varken,
yarım tuğla kalınlığındaki sosyal bilgiler kitabını kim açıp da bakacak, kim okuyacak?
Zaten olmamış da.
Çünkü, Abdullah’ın babası Almanya’da işçi…Yazın 5 haftalığına köye gelmiş.
Bakmış ki, oğlu ikinci sınıfa geçememiş. “İkmale kalmak” ne demek, bilemez .
Sanmış ki, tümüyle sınıfta kaldı oğlu.
Ben, olanları sonradan öğreniyorum.

1983…Nevşehir Sanayi Sitesinde Murat 124’ün bir onarımı gerekiyor.
Trafik denetimlerinde ceza ödemektense, bakımını yaptırmak daha ucuza mal oluyor. Güvenlik açısından da, aktarma organlarının ayarlanması önem taşıyor.
Üstü başı yağlı bir delikanlı, onarım yerinde yanıma yaklaşıyor. Gözlerinde öfke…
“ Hocam! Beni tanıdın mı?”
Tanıyamadığımı söylüyorum.
“ Ben , İnallı köyünden Abdullah…”
Film geriye sarılıyor. Birden gözümde canlanıyor. Hatta sınavda sorduğum soru bile…
“ Babam izne gelince, öğrendi durumu. Bağırdı, çağırdı. Sayende hocam, bir de baba dayağı yedim. O zamana kadar fiske bile değmemişti yüzüme. Halbuki, ben babamın gelmesini nasıl sevinçle, umutla beklemiştim. “Lan oğlum, sen avanak mısın, geri zekalı mısın? Niye öğrenmedin de okuldan attılar seni! Paran mı az geldi! Aç mıydın, çıplak mıydın!” Bağırdı çağırdı. Öfkesi dinince “ Tamam! Bitti. Yarın, gidip Nevşehir’e, Sanayi Sitesinde seni çırak vereceğim,” dedi.


Okulumu seviyordum. Arkadaşlarımı özlüyordum. Beni bütünlemeye bıraktığınız halde sizi de seviyordum. Babama karşı koydum. Bir daha dayak attı. Sonra işte böyle, Sanayi Sitesinde oto bakım onarım atölyesinde çırak oldum. Sevdim bu işi. Unuttum okulu. Bazen, öğrencileri gördüğümde içim cızz eder. Fakat, hocam, siz neden beni bütünlemeye bıraktınız. Benim hayallerim vardı. Okuyup makine mühendisi olacaktım. Köylünün işini kolaylaştıracak makineler yapacaktım. Çiftçilik aletlerini geliştirecektim. Sayenizde motor ustası oldum. Adım da duyuldu. Namlı bir tamirci diye. Sizin bir ayda aldığınızı ben öyle zamanlar oluyor ki, bir günde alıyorum. Fakat, geçti artık. Para o kadar önemli değil. Sayenizde , eğitimi yarım kalmış, “orta birden terk” bir adam oldum hocam. Bunun acısını asker ocağında da çektim. ”

Hiçbir şey diyemedim. Kızardım, bozardım, sarardım. Derin hüzünlerle ayrıldım oradan.


Öğretmenlikte ilk yılım idi. Ve bu hatayı yaparak bir çocuğun geleceğiyle oynamıştım.

Şimdi düşünüyorum da, Aragon…Kastilya…Zil, şal , gül ve raks memleketi.


Bunların birleşerek İber Yarımadası’nda tek bir Krallık oluşması o denli önemli miydi.


İnallı köyünden Abdullah Teke için…

İspanya’nın Güneydoğusunda Albacete kenti vardır. Orada bir ırmak, gömülmüş olarak menderesler çizerek akar koyağında. Doğa ak…Kentin adı da zaten “Akşehir”demektir.


Orada bir Sosyal Bilgiler Öğretmeni, Miguel Fernandez, yakın köyden gelmiş öğrencisi


Marco İbiza’ya acaba Selçuklu’yu, Osmanlı’yı, Türkiye Cumhuriyeti’ni soruyor mu?


Marco soruya yanıt veremediği için onu sınıfta bırakıyor mu?

Ter bastı…Yanıt veremiyorum…


Prof. Dr. Emrullah GÜNEY

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Müge Anlı İle Arayalım Bulalım

Staj nedir Beceri eğitimi nedir

MÜFETTİŞ ÖĞRETMENİ DENETLERKEN NE OLDU?